29 Ekim 2013 Salı

1FİLM BENİM DÜNYAM - UĞUR YÜCEL


Dün akşam filmi izleme fırsatı buldum. Konusuna yeniden değinmeyeceğim çünkü bir önceki yazımda anlatmıştım zaten. 

Bildiğiniz gibi film Black filminden esinlenilmiş. Aslında esinlenme demek az kalır birebir aynısı demek daha doğru. Sadece bazı sahneler farklılaştırılmaya çalışılmış ama diyaloglar aynı. 

Orjinalini izleyince ister istemez karşılaştırma yaparak izledim. Küçüklüğünü oynayan kız (Melis Mutluç) için şansız bir rol çünkü orjinalinde bu rolü oynayan kız öyle başarılı ki karşılaştırma bile yapamıyorum. 

Beren Saat' ide hiç başarılı bulmadım. Görmeyip duymadığına inandıramadı beni, en ufak bir duygulanma yaşamadım. Black filminde bu karakteri oynayan kişi devamlı konuşmaya çalışıyor, oturması, kalkması, yürüyüşü bile farklı. Beren Saat ise gören birini oynar gibi oynamış. Filmin sonuna doğru konuşmaya çalışıyor da sesini duyuyoruz. Kısacası hiç hiç beğenmedim.

Uğur Yücel fena değildi. Hastane sahnelerinde nispeten daha başarılıydı. 

Filmin en başarılı oyuncusu Ayça Bingöldü. Bakışı, mimikleri orjinalini aratmadı benim için.

Filmi çok başarısız buldum. Herşeyi alıp kopyalıyorsun bari oyunculukları da kopyala. Ben illa filmi izleyeceğim derseniz de orjinalini izlemeden izleyin bence yoksa hiç tat almazsınız. Filmin yarısı kahkahalarla izledi filmi, buradan anlayın ne kadar kötü olduğunu=)

Beren Saat yerine tanınmamış bir isim oynasaydı daha başarılı olurdu bence.

İyi Seyirler!

28 Ekim 2013 Pazartesi

1FİLM BLACK- SANJAY LEELA BHANSALI

 

Son zamanlarda bu filmin adını çokça duyar olduk. Bunun sebebi de "benim dünyam" filminin bu filmden çalıntı olduğu iddiaları. Bununla ilgili pek çok iddia ortaya atıldı. Çalıntı değil esinlenme dediler. Benim dünyam filmini izlemediğim için bu konu hakkında yorum yapamayacağım.

122 Dak.

IMDB Puanı: 7,9

Filmde kör ve sağır bir kızın öğretmeni sayesinde hayata tutunmasını anlatıyor. Öğretmen sıradan bir öğretmen değil, hayatını, görmeyen ve  duymayan insanlara "ışık" olmaya adamış bir öğretmen. Ailenin maddi durumu çok iyi olmasına rağmen kızlarına nasıl davranacaklarını bilmiyorlar ve böylece öğretmen Michelle ile biraraya geliyor. Aralarında gerçekten çok güçlü bir bağ oluşuyor. Michelle kendi ayakları üstünde durmaya başladığı sıralarda ise öğretmen hastalanmaya başlıyor . Bu sefer roller değişiyor ve kız öğretmenine yardımcı olmaya çalışıyor. 

Ülkemizde Beren Saat' den dolayı bu rol ön plana çıktı. Yalnız bu filmi izlediğinizde göreceksiniz ki Michelle' in küçüklüğünü oynayan oyuncu ( Ayesha Kapoor) muhteşem, muhteşem, muhteşem! Kızın gerçekten kör olmadığına inanamadım. Bu kadar mı inandırıcı oynanır.

Bunun dışında filmde çok can alıcı sahneler vardı. Öğretmenin kıza ilk öğrettiği kelime "su". Yıllar sonra öğretmen hasta olup hafızasını kaybettiğinde de ilk hatırladığı kelime "su" oluyor. Bu sahne çok etkileyiciydi.

Bir başka sahne de ise , kız öğretmenini hastanede ziyarete gidiyor ve onun yatağa zincirlendiğini anlıyor. O an zincirleri koparmaya çalışması da beni benden aldı. Bu durumda bile tutsaklığı kabul etmemesi bir başka etkileyici sahneydi.



İki kardeşin durumu da çok iyi verilmişti. Michelle' in bir de Sara adında kızkardeşi var. Herkes Michelle ile ilgilendiği için o arka plana atılmış. Sara evleneceği için damat tarafı ile aile yemeği veriliyor. Burada Michelle tarafından yazılmış bir mektup öğretmeni tarafından okunuyor. Beni ağlatan bir diğer sahne de bu mektup oldu.

Kesinlikle izlemenizi tavsiye ediyorum. Mendillerinizi hazırlayın.

İyi Seyirler!


27 Ekim 2013 Pazar

1KİTAP OSMAN ŞAHİN- ÖLÜMÜN SÜT DİŞLERİ

İnstagram' dan takip edenler kitap okumayı ne kadar çok sevdiğimi görürler. Bugün ise nasıl daha önce okumamışım dediğim bir kitaptan bahsedeceğim. Hatta birilerine kitap hediye etmem gerekirse kesinlikle alacağım kitaplardan biri olacak.



Bu kitabın adını bir süre önce bir yerde okumuştum ve o günden beri aklımdaydı. Biyografi tarzında yazılmış bir kitap ama yazar sadece çocukluğunun bir bölümünü anlatıyor sadece. 

Okurken çok üzüldüm hatta ağlamış bile olabilirim kimi yerlerde. Köy Enstitüsü sınavına girmek için yalınayak çıktığı yol çok etkiledi beni. Öyle fakirler ki bütün bir yolu yalın ayak gidiyor küçük Osman. 

Birgün kahvaltıda bir kitap okudum sen de çok seversin dedim babama, yazarını sordu. Osman Şahin' i nasıl bilmezsin dedi. Meğerse sadece ben değil bu ülkede yaşayan hemen hemen herkes tanıyormuş onu. 

Sitesinden şöyle bir alıntı yapayım mesela;


40 yıllık sanat yaşamında, 12 dile çevrilen öyküler; 

30 kitap ve Türk Edebiyatından en çok uyarlanan 23 filmiyle Türk Sinemasına Ulusal & Uluslararası sayısız ödül kazandıran 32 senaryoya imza atan Şahin'in... 


Yazarın kitaplarından sinemeya uyarlanan yapıtları yazdığım zaman siz de aslında yazarı tanıdığınızı anlayacaksınız.

Yağmurdan Sonra
Kurşun Adres Sormaz
Zincir 
Keriz
Derman
Kibar Feyzo
Avcı
Dönüş 
Kan
Kurbağalar

En kısa zamanda diğer hikayelerini de okuyacağım. Zaten babamda varmış 2 tane.

Ayakkabı numaran kaç diye sorulduğunda insanın ayağının numarası mı olurmuş diye şaşıran, okulda verilen sabunları kullanmayıp annesine götüren bu çocuğun sonunda böyle başarılı bir insan olması çok mutlu etti beni. Vay be! dedim=) 

Mutlaka öneriyorum, alın okuyun!

Sevgiyle Kalın!

1KİTAP ZÜLFÜ LİVANELİ-KARDEŞİMİN HİKAYESİ

Aslında bitireli baya oluyor ama yorumlamaya anca fırsatım oldu. Normalde "en çok satanlar" kategorisi altındaki kitapları o an okumayı sevmem. Belli bir zaman geçtikten sonra okumayı tercih ederim. 

Ama bu kitabı hemen aldım. Almamda ki en büyük etken Zülfü Livaneli oldu. Ne yazsa okurum, ne çekse izlerim, ne söylese dinlerim...


Kitap ,  Ahmet Arslan' ın, yaşadığı Podima' da işlenen bir cinayeti öğrenmesi ile başlar. Okurken , buradan kardeşine nasıl bağlanacak acaba demiştim ama aslında bu durum hikayenin başlamasına neden oluyor. Bu olayı araştırmak için Podima' ya genç bir gazeteci geliyor ve kahramanımız bu kızdan hoşlanmaya başlıyor. Bu sebeple de onun kalmasını sağlamak için kardeşinin hikayesini anlatmaya başlıyor.

Romanla ilgili çok detay vermeyeceğim ama çok şaşıracağınızı söyleyebilirim. Kitabın sonunda cinayetin kimin işlediğini öğreneceksiniz ki bunu bekliyordum zaten . Ama bir de hiç aklıma gelmeyen bir son daha karşıladı beni. 

Diğer Livaneli kitaplarından daha farklı bir dil, anlatım kullanılmış. Örneğin, -miş, - mış anlatımlar var. Bazılarını itebilir bu durum ama ben sevdim. 

Gazeteci kız karakterini pek sevmedim, hareketleri mantıksız geldi

Ben, bitmesin diye yavaşlamasam 1 günde bitecek bir kitaptı. 

Kitabı sevmedim diyemem ama bir Serenad olmadı yani. İçinizde hala Serenad' ı okumayan var mı? Varsa hemen gidip alsın bence.

Yine de farklı sonu, değişik anlatımıyla iyi ki okudum diyorum. 

Siz de okudunuz mu? Yorumlarınızı merak ediyorum.

Sevgiyle Kalın!

1KİTAP DARIEN GEE- DOSTLUK EKMEĞİ


D&R indiriminden kapağına bakarak 9,90 TL' ye almıştım bu kitabı. Kapağı çok albenili gerçekten, ARKADYA yayınları bu işi iyi biliyor. 
Ama üzülerek söylüyorum ki kitabın güzelliği kapak ile sınırlı kaldı. Bikere anlatım hiç akıcı değil, olaylar bi yere bağlanmıyor. Karakterler birbirinden çok kopuk. 
Bana yeni birşeyler öğretmeyen, düşündürmeyen, içine almayan, okuduktan sonra hayaller kurdurmayan, güldürmeyen, kızdırmayan kitapları sevmiyorum. 
Yalnız kitabın sonunda değişik ekmek tarifleri var, deneyebilirim bunları.
Bu kitabı okuduktan sonra hiçbir duygu  değişimi olmadı ben de. 
Yorumlara baktım, seveni de var. Belki siz de seversiniz.
Bu arada değinmeden edemeyeceğim, Arkadya yayınları kitaplarının içinden çıkan ayraçlar pek güzel, püsküllü falan=)

Sevgiyle Kalın!

1KITAP; DAN BROWN- CEHENNEM

Dan Brown' un ilk kitabı hariç bütün kitaplarını ilk gün gidip aldım ve bir çırpıda okudum. Eğer hala bir Dan Brown kitabı okumayan varsa hemen şimdi gidip alsın derim. 





Bütün kitaplar benim için yazılmış sanki. İçinde kültür, macera, tarih herşey var. 
Kitapların turizm sektörüne de çok faydası var. Anlatım o kadar güzel ki bir an önce o yerleri görmek istiyorsunuz. Mesela Louvre müzesi, Vatikan...
Bu kitabın ise İstanbul turizmine etkisi olacağı düşünülüyor çünkü bu sefer ki macera İstanbul' da bitiyor. Zaten duyduğuma göre şu an Ayasofya ve Yerebatan' da turist patlaması yaşanıyormuş. 
Kitaba dönecek olursak, okuyanlar bilir kitapların ana kahramanı aynı kişidir; Robert Langdon. Kendisi simge bilimci. Hatta kitabı okurken "ne güzel bir iş , keşke böyle bir işim olsaydı" diyen de çok olmuştur eminim.=).
Ben bu tarz kitapları okurken, kitapta adı geçen yerleri araştırırım. Böyle daha keyifli oluyor. Şimdi o fotoğraflardan birkaçına bakalım;

Eğer kitabı okuduysanız bu resmi çok duydunuz, yok okumadıysanız da çok duyacaksınız.

Boticelli' nin cehennemin haritası adlı resmi. 


Bir diğer çok önemli resim;

Batmış cesetler üzerinde kürek çeken Phlegyas resmi- Stradanus


 Yine sık sık önünüze gelecek diğer bir resim
Ben de buna benzer hayal etmiştim , görmeden önce=)

Langdon' un defalarca rüyasında gördüğü Malebolge' nin resmi.


Kitabın en önemli unsuru; Veba Maskesi;


Vee meşhur Dante Alighieri;


Medici' lerin evi;


Buontalenti mağarası. Hatta bi ara kitabın kahramanları burada saklanıyor.



Beş yüz salonu, muhteşem değil mi;



Bir diğer önemli ayrıntı. Dante' nin ölüm maskesi;


Beatrice ve Dante;


Beatrice' in kabri;


lorenzo Ghiberti' nin cennetin kapıları;


Kahramanımızın giydiği Harris Tweed ceket;


Sospiri (Ahlar) köprüsü;


İşte İstanbul işte Ayasofya;


Ayasofya İsa mozaiği;


Yerebatan Sarnıcı;


*görseller internetten alıntıdır.

Kitapta  en çok adı geçen resimleri koydum. Hepsini koymam mümkün değildi zaten. O kadar çok isim adı geçiyor ki. Ben hepsine teker teker baktım, bilgilendim.

Çok şaşıracağınız yerler olacak, şimdiden söyleyeyim.
Sevgiyle Kalın!

Dipnot: hala en sevdiğim Dan Brown kitabı; melekler ve şeytanlar.

MERHABA=))

Daha önce nilsulinindunyasi adıyla kozmetik blogum vardı. Orada kitap, film tanıtımı da yapıyordum ama bundan böyle kitap, film, müzik, dizi tanıtımlarını bu sayfadan yapacağım. Yalnız bırakmazsanız çok mutlu olurum=)